4 Haziran 2015 Perşembe

İlk yazı, ilk heyecan…


Çenesi düşük biriyimdir, ömrü billah böyle olmuştur bu. Önceden sadece konuşurken, sosyal medya çıktı çıkalı, ekran ekran yazıp sağa sola atıyordum, ancak blog fikri hep yabancı geldi bana. Bir yandan imrenmiyor da değildim. Özellikle bir konu üzerine uzmanlaşmış blogger’lerin bloglarından faydalanmayı da ihmal etmiyordum. Peki şu ekranın öte tarafına beni ne geçirdi derseniz, son bir senedir hayatıma musallat ettiğim koşma durumu beni sizin karşınıza getirdi desem daha doğru.

Zira koşu dünyası tam bir gayya kuyusu.

Son derece basit bir spor gibi görünse de, uzmanlık istemiyor gibi bir havası olsa da aslında bir çok değişkeni, bir çok özelliği ile aslında gayet komplike bir yapısı olan bir uğraş koşmak.

Bir senedir koşan birisi olarak ilk sakatlığımla birlikte yani son iki aydır koşu üzerine deneyimlerini yazan, paylaşan insanları mumla arar durumdaydım. Okumadığım site, bakmadığım blog, girip çıkmadığım facebook grubu, sayfası kalmadı. O kadar çok bilgi kirliliği, o kadar çok birinin ak dediğine biri kara dedi ki, “şu sakatlığı atlatır da koşmaya devam edebilirsem, bir blog açacağım, hem işin keyifli yanlarını hem sıkıntılarını hem ihmal edilen yönlerini hem işin sağlık boyutunu, kendi deneyimlerim ışığında yazacağım hem de katıldığım koşularla ilgili düşüncelerimi, deneyimlerimi paylaşacağım” dedim. İşte 1 aylık “menisküs arka boynuzda grade 2 yoğun dejenerasyon” sakatlığı sonrası ilk koşum Salomon Ultimate Cunda koşusu sonrası karşınızdayım. Sanırım koşmaya devam edebileceğim gibi görünüyor (umuyorum), o zaman bir sayfa açarak karşınıza çıkalım dedim. Bakalım, zaman gösterecek buradaki yolculuğumu…Bu girizgah gibi olsun, ikinci yazım cunda koşusu olacak diye düşünüyorum, sonra biraz sakatlığım, daha sonra da genel konular, beslenme, sağlık gibi konularda kendimce üfüreceğim. Şimdilik niyetim yazı yazmak, tumblr’yi keşfettikçe başka alanlara da dalabilirim, bilemiyorum. Ama dediğim gibi, ben uzman bir sporcu, koşucu değilim, 39 yaşında koşmaya başlamış bir amatörüm. Burda okuduğunuz herşey benim deneyimlerim, doğrusuyla, yanlışıyla…O yüzden “burda böyle demişsin bu yanlış, burda böyle yazmışsın, olur mu öyle şey” demeyin, deyin de, burasının bir running world magazine olmadığını bilin, burası benim deneyim sayfam, basit bir koşarcayım ben, üstüme gelmeyin efenim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder